“Hayatın koşuşturması içinde bir an durup nefes alın ve etrafınıza bakın. Şükredecek ne kadar çok şey olduğunu göreceksiniz. Unutmayalım ki, şükretmek, hayatın bize sunduğu en büyük hediyelerden biridir.”
Sevgili dostlar,
Bugün sizlerle, hayatımızın anlamını ve bize sunulan güzellikleri fark etmemizi sağlayan şükür kavramından bahsetmek istiyorum. Günümüz dünyasında, zaman hızla akıp gidiyor, işler bitmiyor, sosyal medya ve dizilerle dayatılan yaşam şekilleri beklentilerimizi sürekli artırıyor. Bu karmaşa içinde, çoğu zaman hayatın gerçek anlamını ve bize sunulan nimetleri unutur hale geliyoruz. Şimdi, gelin hep birlikte şükrün ne anlama geldiğine bakalım ve şükredince hayatımızda nasıl değişiklikler olabileceğini keşfedelim.
Şükrün Anlamı ve Önemi
Şükür, Arapça’da “teşekkür etmek, minnet duymak” anlamına gelir. İslam’da şükür, Allah’ın verdiği nimetleri fark etmek ve bu nimetlere karşı minnettarlık göstermektir. Kur’an-ı Kerim’de şükür, birçok ayette vurgulanmıştır. Örneğin, Bakara Suresi 152. ayette Allah, “Öyleyse beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin ve nankörlük etmeyin” buyurur. Bu ayet, şükrün sadece dilde değil, kalpte ve davranışlarda da olması gerektiğini hatırlatır. Ayrıca, Allah’ın emirlerine uymak ve yasaklarından sakınmak da şükretmek sayılır.
Peygamber Efendimiz bir gece namaz kılarken o kadar çok ağladı ki, sakalından süzülen gözyaşları göğsüne hatta yere damladı. Bu hali gören Hz. Âişe hayret ederek, “Yâ Resûlallah! Yüce Allah senin geçmiş ve gelecek bütün günahlarını affettiği halde niçin ağlıyorsun?” diye sordu. Peygamberimiz sav şöyle cevap verdi: “Allah’a şükreden bir kul olmayayım mı?” diyerek şükrün önemini bizlere bu şekilde aktarmıştır.
Şükrün İfade Biçimleri
Bir Müslüman, Rabbine olan minnettarlığını tüm kalbiyle hisseder ve gösterir. Kalbiyle şükreder; Rabbini daima gönlünde taşıyarak O’na karşı borçlu olduğunu bilir. Diliyle şükreder; Rabbini her an övgüyle anar. Bedeniyle şükreder; elini, dilini, gözünü, kulağını iyi işlerde kullanarak her türlü kötülükten uzak tutar. Aklın şükrü iman etmek ve faydalı bilgi üretmek, ilmin şükrü bildiğini öğretmek ve uygulamak, malın şükrü ihtiyaç sahipleriyle paylaşmak, sağlığın şükrü ise hayırlı bir insan olmak için çalışıp çabalamaktır.
Şükretmek, hayatın en küçük detayında bile saklı olan güzellikleri görmektir. Sabah uyandığımızda aldığımız bir nefes, sağlığımız, sevdiklerimizle geçirdiğimiz anlar, soframıza gelen ekmek… Hepsi aslında şükretmemiz gereken büyük nimetlerdir. Ancak günlük koşuşturma içinde bu nimetlerin farkına varmak bazen zor olabiliyor. İşte burada şükür, bizleri bu nimetlerin farkına varmaya ve hayatımıza olumlu bir bakış açısıyla yaklaşmaya teşvik eder.
Şükrün Psikolojik Etkileri
Şükür, sadece manevi bir ibadet değil, aynı zamanda psikolojik bir terapi gibidir. Şükreden insanlar, hayatlarında daha mutlu ve tatmin olmuş hissederler. Şükür, olumsuz düşüncelerden arınmayı ve pozitif enerjiyi hayatımıza davet etmeyi sağlar. Şükretmek, stres ve kaygıyı azaltır, bizleri daha dirençli ve güçlü kılar. Modern psikoloji de şükrün insan psikolojisi üzerindeki olumlu etkilerini kabul etmiş ve bu konuda birçok çalışma yapılmıştır.
Toplumsal ve Tarihsel Boyutları
Toplumumuzda şükrün önemi, büyüklerimizin dilinden düşmeyen “Şükür etmek gerek” nasihatlerinde de kendini gösterir. Geçmişte insanlar, yokluk içinde bile şükretmeyi bilir, ellerindeki nimetlerin kıymetini daha iyi anlarlardı. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Kanaat eden, en çok şükredenlerden sayılır.” Bugün ise teknoloji ve modern hayatın getirdiği bolluk içinde, bazen elimizdekilerin değerini unutuyoruz. Oysaki, elimizde olanların kıymetini bilmek ve şükretmek, hem daha huzurlu ve anlamlı bir yaşam sunar hem de Hadis-i şerifte buyurulduğu gibi “Bir nimet için, Elhamdülillah diyen, daha iyisine kavuşur.”
Şükrün Paylaşım ve Toplumsal Dayanışma Boyutu
Şükrün bir diğer boyutu da paylaşmaktır. Elimizdeki nimetleri başkalarıyla paylaşmak, şükrün en güzel ifadelerinden biridir. İhtiyacı olan birine yardım etmek, soframıza bir yabancıyı davet etmek, şükrümüzü eyleme dökmek demektir. Bu, aynı zamanda toplumsal dayanışmanın ve kardeşliğin de bir ifadesidir.
Peygamber Efendimiz sav buyurur ki, “İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a da şükretmez.” O halde, mümin, kendisine yapılan hiçbir iyiliği küçük görmez; nankörlük ve kibir göstermez. Anne babası, eşi ve çocukları başta olmak üzere, iyilik gördüğü herkese teşekkür etmekle mutlu olur. Rabbimiz, Şekûr’dur; yaptığımız faydalı işleri ödüllendirir. Hırslı ve açgözlü davranmayan, aksine kanaatkâr ve nimete razı olan kullarını sever.
Sonuç
Sonuç olarak, İslam’da şükür, sadece bir ibadet değil, hayatın her anında bize rehberlik eden bir yaşam felsefesidir. Şükretmeyi öğrendiğimizde, hayatımızdaki küçük mucizeleri fark eder ve daha huzurlu, mutlu bir yaşam süreriz. Hayatın koşuşturması içinde bir an durup nefes alın ve etrafınıza bakın. Şükredecek ne kadar çok şey olduğunu göreceksiniz. Unutmayalım ki, şükretmek, hayatın bize sunduğu en büyük hediyelerden biridir.
