USD41,57
%0.21
EURO48,55
%0.10
EURO/USD1,17
%0.03
BIST11.258,72
%-1.04
Petrol69,20
%-0.32
GR. ALTIN5.012,06
%0.23
BTC4.758.717,24
%-2.15
  1. Haberler
  2. Genel
  3. Şam da Bâbü’s-sağir kabristanı

Şam da Bâbü’s-sağir kabristanı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Şam… Peygamberlerin ayak izlerini taşıyan, rüzgârında vahyin kokusu dolaşan kadim şehir.
Bu şehrin kalbinde, dünyadan geçip ebediyete yürüyenlerin sükûnetle yattığı bir mekân vardır: Bâbü’s-sağîr Mezarlığı.

Gürültüden, karmaşadan, modern dünyanın hoyrat telaşından sıyrılıp bu mezarlığın kapısından içeri girdiğinizde, zaman başka türlü akmaya başlar. Adeta ruhunuz, toprakla yeniden tanışır. Bir sessizlik vardır ki, bu sessizlikte binlerce sahâbînin nefesi, Ehl-i Beyt’in gözyaşı, âlimlerin hikmeti gizlidir.

Bâbü’s-sağîr, sadece bir mezarlık değildir; o, İslâm medeniyetinin taşlara sinmiş duasıdır.
Resûlullah’ın (sav) sevgilileri, onun yolunun yolcuları burada yan yana yatar. Her biri bir yıldız, her biri bir nur… Şam’ın göğüne asılmış görünmez bir kandil gibi ışık saçarlar hâlâ.


Rivayet edilir ki Hz. Bilâl-i Habeşî, Medine’den ayrıldıktan sonra Şam’da vefat ettiğinde, ezanının son yankısı bu topraklara düşmüş. Bâbü’s-sağîr’in taşları belki o gün titredi. Çünkü bu mezarlık, sadece sahâbeyi değil, İslâm’ın ilk nefesini, o saf imanın kokusunu da içinde saklar.
Buraya defnedilenlerin kimileri Kur’ân’ı yaşamış, kimileri hadisleri öğretmiş, kimileri ilimle gönülleri nurlandırmış, kimileri de aşkın ateşiyle yanmış âriflerdir.

Yüzyıllar geçtikçe bu mekân bir kabristandan çok daha fazlası hâline geldi.
Zira ölüler susar ama izleri konuşur.
Bâbü’s-sağîr’in taşları da konuşur. Her bir kabir taşı, bir ömrün şahitliğini yapar; harflerinde tevazu, satır aralarında hikmet saklıdır. Hattatlar, dualarını mermerlere kazımış; müminler, her bir taşı bir dua gibi okumuştur.


Hz. Hüseyin’in başının bir süreliğine burada defnedildiğine dair rivayetler vardır.
Hz. Ali’nin, Hz. Hasan’ın, Hz. Hüseyin’in soyundan gelen nice mübarek zat bu toprağa sinmiştir.
Bu yüzden burası halk arasında “Sâlihîn Mezarlığı” olarak da anılır.
Kimileri dua için gelir, kimileri gözyaşını gizlemek için… Ama herkes bilir ki, burada yapılan dua reddedilmez.

Asırlardır Şamlılar, Ramazan gecelerinde, bayram sabahlarında bu mezarlığın kapısında toplanır. Kimi oğlunun, kimi hocasının, kimi sahâbenin kabrine varır. Herkes kendi nasibince bir taşla konuşur, bir isme niyaz eder. Çünkü Bâbü’s-sağîr, ölüler diyarı değil, diriler için uyanış yeridir.


Bir zamanlar Osmanlı da bu topraklara hürmetle eğilmişti.
Sultan II. Abdülhamid Han, mezarlığın duvarları yıkılınca tamir emrini bizzat vermiş; “Resûlullah’ın ailesi burada yatıyor, orası mukaddes bir yerdir.” demişti.
Ne güzel bir incelik, ne derin bir vefa…
Zira İslâm medeniyeti sadece şehirler inşa etmedi, hâtıraları da korudu.

Bugün Suriye savaşının harap ettiği şehirde, hâlâ ayakta kalabilen bu mezarlık, bir dua gibi direniyor.
Bombalar sustuğunda, sessizliğin içinden yine ezan sesi, yine Fâtiha sesi yükseliyor.
Bâbü’s-sağîr, yıkıntılar arasında dimdik duran bir maneviyat abidesi olarak hâlâ “ölümün bile aciz kaldığı bir hayat”ın şahidi…


Bir gün yolunuz düşerse Şam’a, Hamidiye Çarşısı’nın kalabalığından çıkıp bu küçük kapıya yönelin.
“Bâbü’s-sağîr” derler adına ama içeri girince anlarsınız ki, bu küçük kapı büyük bir âleme açılır.
Taşların diliyle konuşan bu mezarlıkta yürürken, kalbiniz size sessizce şunu fısıldar:

“Fânî olan insan değil, unutulandır.”

Bu yüzden Bâbü’s-sağîr, sadece ölülerin değil, hatırlamanın mekânıdır.
O kapıdan giren, bir mezarlığı değil; bir ümmetin ruhunu, bir medeniyetin kalbini ziyaret eder.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
_a_rm_
Şaşırmış
1
_ok_yi
Çok İyi
0
m_kemmel_tesi
Mükemmel Ötesi
Şam da Bâbü’s-sağir kabristanı
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Sondaki Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet