Medine, İslam’ın kalbi ve peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sav) şehri olarak bilinir. Müslümanlar için bu kutsal şehir, bir nevi manevi bir evdir. Hz. Muhammed’in (sav) izlerini takip etmek ve onun şefkat dolu ruhunu hissetmek için Medine’ye gitmek, bir Müslüman için duygu dolu bir deneyimdir. Medine’ye adım attığınızda, Hz. Muhammed’in (sav) yaşadığı yerlerde dolaşmanın heyecanını yaşarsınız. Hz Peygamberin sav deyimi ile “Uhud, cennet köşelerinden bir köşedir” cennetten bir köşe olan Uhud Dağı’nın eteklerinde, Yine Hz Peygamberin sav sözü ile “Ben Peygamberlerin mührüyüm. (sonuncusuyum). Benim Mescidim de Peygamberlerin mescitlerinin mührüdür. Ziyaret edilmeye mescitlerin en layık olanıdır…” buyurduğu ziyarete en layık olan Mescid-i Nebevi’nin gölgesinde, Hz. Muhammed’in (sav) ashabıyla sohbet ettiği mekânlarda dolaşırken, tarihle iç içe geçersiniz. Her adımda, peygamberimizin (sav) yaşadığı olayları ve onun örnek ahlakını hatırlarsınız.
Medine’ye gitmek, bir Müslüman için sadece bir seyahat değil, aynı zamanda bir manevi yolculuktur. Hz. Muhammed’in (sav) kabrini ziyaret etmek ve ona selam vermek, insanı huzurlu bir duyguya sarar. Resulullah (s.a.v) “Her kim benim kabrimi ziyaret ederse, ben ona şefaatçi veya (iyiliğine) şahit olurum ve her kim, iki haremin birinde ölürse Allah-u Teala onu kıyamet günü (azaptan) emin olanlardan olarak diriltir.” Buyurdu. O mekânı ziyaret etmek, Hz. Muhammed’in (sav) manevi şefkatini ve rehberliğini hissetmenin bir yoludur. Medine, sadece bir şehir değil, aynı zamanda bir müminin kalbindeki derin duyguların ifadesidir. Hz. Muhammed’in (sav) varlığının hâlâ bu topraklarda hissedilmesi, Müslümanlar için büyük bir ayrıcalıktır. Onun yolunda yürümek ve onun öğretilerini yaşamak, bir Müslüman için en büyük onurdur.
Medine’ye gitmek, Hz. Muhammed’in (sav) izlerini takip etmek ve onun sevgisini hissetmek için bir fırsattır. O şehirde Mescid-i Nebevide namaz kılmak dua etmek, Kur’an okumak ve tespih çekmek, insanı huzurlu bir ruh haline sokar. Nitekim Hz Peygamber sav “Benim şu mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram hariç diğer mescitlerde kılınan namaz’lardan bin kat daha efdaldır.” buyurur. Hz. Muhammed’in (sav) şefkat dolu ruhu, Medine’nin her köşesinde hissedilir ve insanı derinden etkiler. Medine’ye gitmek, Hz. Muhammede (sav) yaklaşmak sevgisini ve öğretilerini daha yakından anlamak için bir fırsattır. Resulullah (s.a.v) “Kabrimi ziyaret edene şefaatim vacip olur.” Buyurdu,O şehirde geçirilen her an, bir Müslüman için manevi bir ilham kaynağıdır. Hz. Muhammed’in (sav) mirası, Medine’de hâlâ yaşamaktadır ve bu mirası anmak ve yaşatmak, Müslümanlar için büyük bir sorumluluktur.
