Araştırmacı yazar Bünyamin Ertekin’in kaleminden; Küresel Güçlerin Roman Toplumu Üzerinden Türkiye Oyunu;
Türkiye’nin toplumsal yapısını dönüştürmeye ve milli kimliğini zayıflatmaya yönelik küresel projeler artarak devam ediyor. Özellikle belirli vakıflar, yabancı fonlar ve uluslararası aktörler, “Romanların topluma entegrasyonu” gibi başlıklar altında, toplumsal yapımıza dışarıdan müdahale etmeye çalışıyor. Peki, bu projeler gerçekten Roman vatandaşlarımızın refahını artırmak için mi yapılıyor, yoksa büyük bir sosyal mühendislik operasyonu mu devrede?
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki açıklamalarında belirttiği gibi, “Gezi olaylarında teröristlerin finans kaynağı olan bir kişi şu an içeride. Onun arkasında meşhur Macar Yahudi’si Soros var.” George Soros’un fonladığı Açık Toplum Vakfı ve benzeri yapılar, dünyanın pek çok yerinde kimlikleri parçalamaya, toplumları ayrıştırmaya ve küresel ajandalara hizmet edecek yeni gruplar oluşturmaya yönelik projeleriyle tanınıyor. Bugün Roman toplumu üzerinden oynanan oyun da tam olarak budur.
Bu projeler, ilk bakışta “entegrasyon” ve “sosyal destek” gibi masum kavramlarla sunuluyor. Ancak geçmiş deneyimler, bu fonların milli kimlikleri zayıflatma, toplumda etnik ve sosyo-kültürel ayrışmalara yol açma ve belirli ideolojileri dayatma amacı taşıdığını gösteriyor.
Amaç Bölerek Yönetmek
Batı, yönetmek istediği toplumlarda her zaman “böl ve yönet” taktiğini kullanmıştır. Osmanlı’nın yıkılış sürecinde azınlıklar üzerinden uygulanan planların bir benzeri, bugün Roman vatandaşlarımız üzerinde sahnelenmek isteniyor. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “Artık kimse Türkiye’ye demokrasi, insan hakları, özgürlük dersi vermeye kalkamaz” sözleri de bu bağlamda büyük anlam taşımaktadır. Türkiye’yi sosyal olarak ayrıştırmak, belirli grupları kendi ajandalarına entegre etmek ve millî birlik ruhunu zayıflatmak, bu projelerin nihai amacıdır.
Batılı vakıfların amacı, gerçekten Roman vatandaşlarımızın refahı ve topluma entegrasyonu olsa idi, ayrı bir sosyokültürel kimlik inşa edilmeye çalışılmaz bilakis toplumun bir parçası olarak desteklenirlerdi. Ancak bugün görüyoruz ki, bu projeler Roman toplumunu destekleme kisvesi altında Türkiye’nin sosyokültürel yapısını dönüştürme girişimidir. Zaten destek verilen proje ve proje sahiplerinin ideolojilerine baktığınızda ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.
Milli Güvenlik Meselesi
Bu projeler, sadece bir sosyal yardım programı olarak görülmemelidir. Büyük resme baktığımızda, Batı’nın ideolojik dönüştürme planlarının bir parçasını görüyoruz. Türkiye’de “etki ajanlığı” yoluyla toplumun belirli kesimlerine Batı’nın değerleri dayatılıyor, milli ve manevi değerlerden uzaklaştırılıyor. Roman vatandaşlarımıza verilen desteklerin bir kısmı, temel ihtiyaçları karşılamaya yönelik olabilir. Ancak mesele sadece ekonomik refah sağlamak değil, zihinleri dönüştürmek, aidiyet duygusunu koparmak ve toplumu bölmekse, burada bir milli güvenlik sorunu vardır.
Ne Yapılmalı?
Roman vatandaşlarımıza yönelik projeler, Batı’nın ajandasına hizmet edecek şekilde değil, milli ve manevi değerlerimize uygun bir şekilde yürütülmelidir. Devlet, Roman toplumunu desteklemeli ancak bunu Batı destekli vakıfların eliyle değil, kendi yerli ve milli projeleriyle yapmalıdır. İlgili tüm taraflar siyasetçisi, Sivil toplum kuruluşu, kanaat önderi vs. ivedilikle toplanmalı, Beş bakanlık üzerinden imzalanan Roman Vatandaşlara Yönelik Strateji Eylem Planı bir an evvel tüm hızı ile uygulanmalı ve Yurt dışı kaynaklı STK görünümlü etki ajanlarına fırsat verilmemelidir.
Unutulmamalıdır ki bu mesele sadece Roman kardeşlerimizin meselesi değil, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili bir meseledir. Sosyal yardım adı altında, sosyal dönüştürme yapılmasına müsaade edemeyiz. Bu oyunu görmek ve ona göre tavır almak hepimizin sorumluluğudur.
