Kıymetli okurlar,
Bugün sizlere, İslam tarihinin en hüzünlü ve trajik olaylarından biri olan Hz. Hüseyin’in (r.a) Kerbela’da şehit edilmesi hakkında bilgi vermek istiyorum. Bu olay, İslam dünyasında derin izler bırakmış, tarihin akışını değiştiren önemli bir dönüm noktası olmuştur. Kerbela, mezhebi, meşrebi ve düşüncesi ne olursa olsun bütün ümmetin ortak acısıdır. Allah’a ve Resûlüne iman eden, ehl-i beyte muhabbet besleyen her Müslümanın yürek sancısıdır.
Neredeyse her evinde bir Hasan, bir Hüseyin, bir Ali, bir Fatıma bulunan ve gönlü evlâd-ı Resûl aşkıyla yanıp tutuşan aziz milletimizin ehl-i beyt muhabbeti asırlar geçtikçe daha da artmaktadır. Milletimiz bu sevgiyi yüreklerinin ta derinliklerinde hissetmeye devam etmektedir. Bu sevginin tezahürüdür ki, bizler en kıymetlimiz olan camilerimizin, evlerimizin, iş yerlerimizin en güzel köşelerini Ehli Beytin o güzel isimleri ile süsleriz. O isimlerin varlığı ile adeta şeref buluruz.
Kıymetli kardeşlerim, bizler Kerbela hadisesinin hüznünü yaşarken, aynı acıların bir daha yaşanmaması için Kerbela’yı ibret nazarıyla okumaya ve ondan dersler çıkarmaya mecburuz. Kerbela’dan çıkaracağımız ilk ders, onu ayrılık ve gayrılığa değil, tevhide ve kardeşliğe vesile kılmak, gönül birlikteliğine dönüştürmektir. Sevinç ve tasayı, muhabbet ve meşakkati paylaşmaktır. Yüce Rabbimizin “Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın…” emrine kulak verip sımsıkı kenetlenmektir. Fitneye, fesada ve tefrikaya karşı vahdete sarılmak, kardeşliğimize kastedenlere fırsat vermemektir.
Hz. Hüseyin’in Şehadeti ve Kerbela Olayı
Hz. Hüseyin (r.a), İslam peygamberi Hz. Muhammed’in (s.a.v) torunu ve Hz. Ali’nin (r.a) oğludur. İslam’ın erken döneminde, hilafet makamında önemli değişiklikler yaşanmış, Hz. Hüseyin, Emevi Halifesi Yezid’in iktidarına karşı çıkmıştır. Hz. Hüseyin, Yezid’in zalim ve İslamî değerlere aykırı yönetimini kabul etmeyerek, hilafetin meşru bir yönetim olması gerektiğini savunmuştur. Hz. Hüseyin, ailesi ve bir grup sadık takipçisi ile birlikte, Yezid’in zorbalıklarına karşı çıkmak ve İslam’ın gerçek değerlerini savunmak amacıyla Kufe’ye doğru yola çıkmıştır. Ancak, Yezid’in ordusu tarafından kuşatılan Hz. Hüseyin ve beraberindekiler, Kerbela Çölü’nde mahsur kalmışlardır.
10 Muharrem 61 Hicri (10 Ekim 680) tarihinde, Kerbela’da yaşanan trajik olayda, Hz. Hüseyin ve yanındaki 72 kişi, Yezid’in ordusuyla savaşmak zorunda kalmıştır. Sayıca üstün olan Yezid’in ordusu, Hz. Hüseyin ve ailesini kuşatarak, suya erişimlerini engellemiştir. Günlerce susuz bırakılan Hz. Hüseyin ve beraberindekiler, büyük bir zulme maruz kalmıştır. Savaşın sonunda Hz. Hüseyin, büyük bir direniş göstererek şehit edilmiştir. Kerbela’da şehit edilenler arasında Hz. Hüseyin’in altı aylık oğlu Ali Asgar da bulunmaktadır.
Kerbela’nın İslam Dünyasındaki Yeri
Kerbela olayı, İslam dünyasında derin bir üzüntü ve hüzün kaynağıdır. Hz. Hüseyin’in şehadeti, zulme karşı direnmenin, adaletin ve hakkın savunulmasının sembolü haline gelmiştir. Her yıl Muharrem ayında, özellikle Aşura gününde, Müslümanlar Kerbela şehitlerini anmak için çeşitli etkinlikler düzenler. Bu anma törenleri, özellikle Şiî Müslümanlar arasında büyük bir öneme sahiptir ve İslam tarihinin önemli bir parçasını oluşturur.
Kerbela’nın Bugünkü Yansımaları
Bugün, Kerbela olayı, Müslümanlar için bir birlik ve dayanışma vesilesidir. Hz. Hüseyin’in adaleti, insan haklarını ve İslamî değerleri savunma çabası, günümüzde de Müslümanlar için ilham kaynağı olmaya devam etmektedir. Hz. Hüseyin’in fedakarlığı ve direnişi, zulme karşı durmanın ve adaleti savunmanın önemini hatırlatır. Kerbela olayı, İslam tarihinin en trajik olaylarından biri olarak, Hz. Hüseyin’in şehadetiyle sonuçlanan büyük bir direnişi temsil eder. Bu olay, İslam dünyasında adaletin, hakkın ve İslamî değerlerin korunması açısından derin bir anlam taşır. Hz. Hüseyin’in şehadeti, zulme karşı direnmenin ve adaleti savunmanın en yüce örneklerinden biridir.
Sonuç olarak, Kerbela hadisesi, sadece bir trajedi değil, aynı zamanda bir direniş ve adalet mücadelesinin sembolüdür. Bu olaydan dersler çıkararak, birlik ve beraberlik içinde hareket etmek, kardeşlik bağlarını güçlendirmek ve tarihten ibret almak, biz Müslümanların en önemli görevi olmalıdır.
Saygılarımla.