Kıymetli okurlar,
En son yazımızın devamı niteliğinde konumuza devam ediyoruz, İzmir’in manevi tarihine dair araştırmalarımızı sizlerle paylaşmaya devam ediyorum.
İzmir, ilk Türk denizcisi ve komutanı Emir Çakabey’in İzmir’i fethi ile Müslümanlıkla tanışmıştır. O dönemde Çakabey ile bazı gazi dervişler de bölgeye yerleşmiş, ancak hakimiyet kısa sürmüş ve İzmir el değiştirmiştir. İzmir’in ikinci fethi, Aydınoğulları Beyi Gazi Umur Bey ve komutanı Seyyid Mükerremeddin Emir Sultan Hazretlerine nasip olmuştur. Seyyid Mükerremeddin Emir Sultan Hazretleri’nin Batı Anadolu’da ilk dergahında kurucusudur. Anadolu erenlerinin ve gazi dervişlerin İzmir’e akın etmesine vesile olmuş, bu vesile ile İzmir tam bir İslam yurdu haline gelmiştir. İzmir’e gelen dervişler, Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’in güzel ahlakını temsil etmişlerdir. Onlar, tebessümü yüzlerinden eksik etmeyip, insanların dertlerine deva olmuş, ihtiyaç sahiplerine yardım etmişlerdir. Bu dervişler, gönülleri fethederek İzmir’i manevi bir merkez haline getirmişlerdir.
1400’lü yılların ilk çeyreğinden itibaren Osmanlı Devleti’nin idaresine giren İzmir, yaklaşık 500 yıl boyunca Osmanlı idaresinde kalmıştır. Liman kenti olmanın avantajı ve çevresindeki illerin merkezi olması itibariyle her dönem önemini korumuştur. Yazılarımızda İzmir’in İslam ile müşerref olduğu günlerden bugüne kadar halk arasında evliya olarak bilinen dini önderlerimizin kabirlerini, türbelerini, hayatlarını ve tarikatlarını anlatmaya çalışacağız. İzmir’de yaşamış mutasavvıf ve Allah dostlarının inanç boyutunu baz alarak, tasavvufi yaşantıdaki önem ve konumlarına dikkat çekeceğiz. Ayrıca, milli mücadele esnasında dini grupların üstlendiği vazifelere de değinilecektir.
Saygılarımla.