Kıymetli okurlar bu satırları üzüntü ve sevinç bir arada karmaşık bir duygu halinde yazıyorum. Ümmet adına Üzüntülüyüm çünkü büyük bir mücahid aramızdan ayrıldı, kendisi adına sevinçliyim çünkü büyük bir mücahid cennetin en güzel köşelerinden bir yerde yerini aldı. Şehadeti makbul olsun
İsrail’in Hamas’ın siyasi büro şefi İsmail Haniye’yi şehit etmesi, sadece Filistin direnişinin değil, tüm İslam ümmetinin yüreğine saplanmış bir hançerdir. Bu trajik olay, İsrail’in bölgedeki Müslümanlara karşı süregelen zalimane politikalarının ve haksız işgalin en büyük kanıtıdır. Bugün Heniyeyi şehid eden katillerin ortağı ABD senatosunda Netanyahuyu alkışlayan ondan razı olan Envanjelik Hristiyanlarladır. Envanjeliklerin Dertleri “Büyük İsrail” inşası ve “kıyametin başlangıcı” nı hızlandırmak olduğu için Netanyahuyu koşulsuz desteklemekteler. Bu destek, İslam toplumlarına karşı yapılan haksızlıkları ve zulmü meşrulaştırmakta kullanılan bir araç haline gelmiştir
Heniyenin şehid edilme olayının bir diğer yönü, şehadetin İran da gerçekleşmiş olması. İran olay duyulur duyulmaz bu savaş sebebidir diyerek cephe alsa idi İran hakkında her hangi bir şüphem olmayacaktı. Ancak İranın mevcut tututmu akıllarda ciddi soru işaretleri yaratmıştır. Özellikle İran, bölgede İslami direnişi destekleme iddiasında bulunan bir ülke olarak, Haniye’nin korunması konusunda yetersiz kaldığı gün gibi ortadadır. İran’ın, İsmail Haniye gibi kritik bir figürün güvenliğini sağlamak için gereken önlemleri alamamış olması, bu ülkenin bölgesel politikalarının etkinliği ve samimiyeti konusunda ciddi şüpheler uyandırmaktadır. İran’ın, İslami direniş ve Filistin davası adına yaptığı açıklamalar ile pratikte sergilediği tutum arasındaki bu uçurum, İslam ümmetini derinden rahatsız etmektedir. Üstad Kadir Mısıroğlunun şu sözleri geliyor aklıma “İran’da güneş doğsa şemsiyenin altına saklanın. İslamiyet içinde İran, mezhebini ırkçılığına maske yapmış bir millettir”
İsmail Haniye, Filistin davasının sembol isimlerinden biri olarak, İsrail zulmüne karşı koymakta öncü rol oynamış bir liderdi. Onun şehadeti, Filistin direnişinin önemli bir kaybı olduğu kadar, İslam dünyasının da derin bir yarasıdır. İsrail’in bu tür eylemlerine karşı İslam ülkelerinin etkili bir strateji geliştirememiş olması, bu acı gerçeği daha da katlanılmaz kılmaktadır.
İslam ülkeleri, Filistinli liderler ve direnişçilerin can güvenliği konusunda daha fazla sorumluluk almalı ve İsrail’in bu tür saldırılarına karşı koymak için somut adımlar atmalıdır. İran’ın ve diğer İslam ülkelerinin, Filistin davasını destekleme iddialarını pratikte ispatlamaları gerekmektedir. Sadece teorikte değil, eylemlerle Filistin halkının yanında olduklarını göstermeleri elzemdir.
İsmail Haniye’nin şehadeti, İslam ümmetinin birlik ve beraberliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. İsrail’in bu tür eylemleri, sadece Filistin halkına değil, tüm Müslümanlara karşı yapılmış bir saldırıdır. Bu nedenle, tüm İslam ülkeleri, İsrail’in bölgesel tehditlerine karşı birlikte hareket etmeli, Filistinli liderlerin ve halkın güvenliğini sağlamak için somut ve etkili politikalar geliştirmelidir.
İsmail Haniye’nin şehadeti, İslam ümmetinin üzerinde düşünmesi gereken ciddi bir uyarıdır. İslam ülkelerinin, bu tür trajik olayların önlenmesi için daha fazla çaba sarf etmeleri, İslami dayanışmanın ve kardeşliğin gereğidir. İsmail Haniye’nin kanı, İslam ümmetinin birliğine ve kararlılığına vesile olmalıdır.
“Mü’minlerden öyle erler vardır ki, onlar Allah’a verdikleri söze hep sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirdiler ve şehid oldular. Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Onlar verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.” Ahzab sûresi 23. Ayet
