Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerine damgasını vuran Sultan II. Abdülhamid, tahta çıktığı 1876 yılından itibaren, devlette büyük bir dönüşüm başlattı. Bu dönüşümün en kritik ayağı ise istihbarat faaliyetleriydi. Abdülhamid, Osmanlı’nın iç ve dış tehditlerle boğuştuğu bir dönemde, istihbaratın devlet yönetimindeki önemini kavrayarak, Osmanlı’nın gözleri ve kulakları olacak bir istihbarat ağı kurmaya karar verdi.
O yıllarda Osmanlı, bir yandan içerideki milliyetçi hareketlerin baskısıyla, bir yandan da Batı’nın giderek artan tehditleriyle karşı karşıyaydı. İmparatorluk, her an bir parçasını kaybetme riskiyle yüz yüze geliyordu. II. Abdülhamid ise bu zorlu koşullarda, devletin bekasını sağlamak için istihbaratın ne kadar hayati olduğunu fark etti ve Yıldız Sarayı’nı adeta bir istihbarat merkezi haline getirdi.
Bu dönemde, Sultan, kendisine bağlı bir istihbarat birimi kurarak, Osmanlı toprakları içinde ve dışında geniş bir ajan ağı oluşturdu. Bu ajanlar, her türlü bilgiyi toplar ve doğrudan padişaha iletirlerdi. Böylece Abdülhamid, devlet içinde olup bitenleri, muhalif hareketleri ve dış dünyada gelişen olayları yakından takip edebiliyordu.
Toplanan istihbarat bilgileri, sadece padişahın güvenliği için değil, aynı zamanda devletin geleceği için de kritik öneme sahipti. Bu bilgiler sayesinde II. Abdülhamid, hem içerideki muhalif hareketleri kontrol altında tutabildi hem de dış politikasını belirlerken daha doğru adımlar atabildi. Kimiler bu politikayı baskıcı yönetim anlayışı olarak adlandırsa da bu tedbirlerin Osmanlı’yı biraz daha uzun süre ayakta tuttuğuda bir gerçektir.
Bugün geriye dönüp baktığımızda, II. Abdülhamid döneminin istihbarat faaliyetleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarındaki stratejik önemini gözler önüne seriyor. Bu faaliyetler, Osmanlı’nın iç ve dış politikalarında belirleyici bir rol oynarken, modern istihbaratın temellerini de atmıştır. Hala günümüzde, bu dönemi ve yapılan istihbarat çalışmalarını farklı açılardan değerlendirip tartışmak mümkün.
Sonuç olarak, II. Abdülhamid’in dönemi, Osmanlı’nın çöküşe doğru ilerlerken hayatta kalma mücadelesinde istihbaratın ne kadar önemli olduğunu gösteren bir dönem olarak hafızalarda yer etmiştir.