Envanjelik Hristiyanların, Benyamin Netanyahu ile olan ilişkileri, bu grupların siyasi ve dini gündemlerinin ne kadar iç içe geçtiğinin açık bir göstergesidir. Netanyahu’nun Amerika Birleşik Devletleri Kongresi’nde defalarca ayakta alkışlanması, özellikle Envanjelik Hristiyanların etkili lobi faaliyetlerinin bir sonucu olarak değerlendirilmektedir.
Envanjelik Hristiyanlar, genellikle İsrail devletini, teolojik öngörülerinin bir parçası olarak görmektedirler. Bu teolojik bakış açısı, İsrail’in jeopolitik ve dini önemini, Hristiyan mesih inancının bir öngörüsü olarak değerlendirir. Netanyahu ve İsrail hükümetinin politikaları, özellikle Filistin topraklarında yürütülen genişletme politikaları, Envanjelikler tarafından “Büyük İsrail” inşası ve “kıyametin başlangıcı” olarak yorumlanmakta ve desteklenmektedir. Bu destek, İslam toplumlarına karşı yapılan haksızlıkları ve zulmü meşrulaştırmakta kullanılan bir araç haline gelmiştir.
Envanjeliklerin bu coşkulu desteği, Netanyahu’nun ABD Kongresi’nde defalarca alkışlanmasına yol açmış, bu durum İslam dünyasında büyük rahatsızlık ve tepkiyle karşılanmıştır. Netanyahu’nun politikaları, İslam coğrafyasında sürekli bir huzursuzluğa ve istikrarsızlığa sebep olmakta, bu da bölgede sürekli bir gerilim ve çatışma ortamının hüküm sürmesine neden olmaktadır.
Envanjelik Hristiyanlık ve Netanyahu arasındaki bu derin ilişki, uluslararası ilişkilerde adil ve dengeli bir yaklaşımın önünde ciddi bir engel teşkil etmektedir. Bu durum, uluslararası toplumun İsrail ve Filistin arasındaki çatışmayı çözme çabalarına zarar vermektedir. İslam dünyası, bu ilişkinin getirdiği sonuçları büyük bir endişe ile izlemekte, İsrail ve Envanjelik Hristiyanların bölgede barış ve istikrarı tehdit eden faaliyetlerine karşı dikkatli ve tepkili bir tutum sergilemektedir.
Son olarak, Envanjelik Hristiyanlık ve Netanyahu’nun ilişkisi, sadece bir siyasi müttefiklikten öte, İslam dünyasına ve Filistin halkına karşı yürütülen sistematik bir zulmün parçası olarak görülmelidir.. Biz Müslümanlar olarak, bu duruma karşı bilinçli olmalı, birlik ve beraberliğimizi koruyarak, adaletsizliklere ve zulümlere karşı koymalıyız. İslam, mazlumun yanında yer almayı ve zalime karşı durmayı emreder. Bu yüzden, dünya genelindeki tüm Müslüman toplulukların bu konuda duyarlı ve aktif olması gerekmektedir.
