USD38,29
%0.06
EURO43,67
%-0.07
EURO/USD1,14
%-0.25
BIST9.312,13
%-0.1
Petrol67,97
%0.94
GR. ALTIN4.154,63
%-0.15
BTC3.545.209,08
%-0.59
  1. Haberler
  2. Genel
  3. Cellât Mezatı

Cellât Mezatı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Cellât Mezadında Satılık Bir Kaftan”

Biliyor musunuz? Osmanlı’da biri idam edildiğinde, sadece canı gitmezdi… Üzerindeki kaftanı da, cebindeki yüzüğü de, kemerine asılı hançeri de sessizce mezata çıkardı. Evet evet, bildiğiniz mezat, yani açık artırma.

Ama bu öyle sıradan bir satış olmazdı. Cellât mezadı derlerdi adına. Kulağa hem soğuk, hem ilginç geliyor değil mi? Gelin, biraz da tarihî belgelerden destekle, bu acayip âdeti konuşalım.

“Bu Yüzük, Şehzade’ye Aittir”

Sene 1789. İstanbul Babıali Sicilleri’nde (BOA, Cevdet-Dahiliye, 322/16150) bir kayıt geçiyor. İdam edilen bir yeniçerinin kemer tokası, gümüş işlemeli kılıfı ve yüzüğü, infazdan sonra açık artırmayla satılmış. Cellât, bu satıştan 78 kuruş gelir elde etmiş. Dönemin koşullarında az buz para değil! Aynı belgede yazıyor: “Mezatta hazır olan zabitler huzurunda satılmıştır.”

Demek ki usul var, kural var. Rastgele iş değil bu işler…

Cellâtlar Ne Maaş Alırdı?

Aslında almazlardı. En azından klasik anlamda düzenli bir maaşları yoktu. Osmanlı arşivleri ve sicil defterlerine göre, cellâtların geçimi bu tarz gelirlerle sağlanırdı. Yani birini infaz ettin mi, onun üstündekiler “senin rızkındı.” Bu da devletin resmi hakkıydı cellâta.

Bunu bilmeyen halk, yıllar yılı anlatmış:
“Cellât kaftanı giymek uğursuzluk getirir…”
“Mezatlık eşyada kan kokusu kalır…”
Ama ne hikmetse yine de alıcı çıkardı o eşyalara. Hele ki padişaha yakın biri infaz edildiyse! Çünkü halk şöyle derdi:
“Kan bulaşsa da saray kokusu sinmiş üstüne.”

Mezat Nerede Kurulurdu?

Sarayburnu civarındaki Bostancıbaşı Karakolu’nun avlusunda ya da Eski Saray’ın arka bahçelerinde. Sessiz, gizli bir ortamda. Alıcılar gelir, eşyalar yere serilir, fiyatlar fısıltıyla arttırılırdı. Ne bağıran olurdu, ne çağıran.

Çünkü herkes bilirdi:
Bu mal ölüden geldi, satıcısı diri ama sesi yok.

İsimsiz Eşyalar, İsimsiz Mezarlar

Mezatın sonunda parayı alan cellât, yoluna devam ederdi. Ne bir teşekkür, ne bir selam… Aynı onun mezar taşı gibi:
“İsim yok, tarih yok… sadece bir çift balta simgesi.”

İşte bu yüzden Osmanlı’da adalet öyle bir terazidir ki, terazinin bir kefesinde can, diğerinde bir kaftan, bir kemer, bir yüzük yer alır.

Bugün Mezatta Ne Kaldı?

Bugün Topkapı Sarayı Arşivi’nde hâlâ bazı eşyaların kayıtları var. “Mezat kaftanı”, “infaz sonrası alınan yüzük”, “idam kurbanından kalan tespih” diye geçen notlar…

Belki bir gün bu eşyalar bir müzede yer bulur da halk sorar:

“Bu yüzük kimindi?”
Ve tarih şöyle cevap verir: “Sahibi idam oldu, mezatta satıldı. Gelir, cellâtın helâliydi.”


Son Söz:
Tarih, sadece padişah fermanlarıyla değil, cellât baltasıyla da yazılır.
Ve bazı mallar vardır ki…
Alırken değil, satılırken dua okunur.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_ok_yi
Çok İyi
Cellât Mezatı
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Sondaki Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!