USD38,10
%0.34
EURO43,49
%0.15
EURO/USD1,14
%0.24
BIST9.317,24
%-0.84
Petrol67,96
%3.2
GR. ALTIN4.076,87
%0.33
BTC3.252.279,96
%0.83
  1. Haberler
  2. Genel
  3. Mevlevi Hafız Ali Efendi

Mevlevi Hafız Ali Efendi

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Mevlevi Hafız Ali Efendi

Bazı isimler vardır ki tarih kitaplarına değil, taşlara yazılır. Sade ama derin, sessiz ama hikmetli… Bursa’nın kadîm sokaklarında dolaşırken rastladığınız bir mezar taşı, geçmişin sadece toprakta değil, gönüllerde de saklı olduğunu fısıldar size. İşte böyle bir taşı, Pınarbaşı Kabristanı’nda görürüz: Hafız Ali Efendi’ye ait olanı.

1305/1888 yılında bu dünyadan göçen Hafız Ali Efendi; zahirde bir imam, bâtında bir ârif… Bir Mevlevî, bir âyinhan, bir ses ve bir sır… Mezar taşındaki manzum ifadeler, onun kimliğini yalnızca tarif etmekle kalmaz; aynı zamanda yaşadığı çağın ruhunu da nakşeder. Taş sessizdir ama içindeki söz haykırır:

“Kur’an tilavetinde hoş-hâl idi hoş-ihsan
Etmişti hüsn-i ahlâk ihsân Cenâb-ı Allah”

Demek ki bu zat yalnızca Kur’ân okuyan değil, Kur’ân yaşayan biriydi. Sesi güzel olan çoktur, ama sesiyle kalplere dokunan, gönülleri arındıran azdır. Hafız Ali Efendi işte o nadir insanlardandı. Kur’ân’ı sadece tilavet etmekle kalmayıp, o tilavetin hakkını yaşayan bir gönül ehliydi.

Mevlevî Âyiniyle Yükselen Bir Ruh

Onun Mevlevî tarikatındaki makamı, sadece bir bağlılıktan ibaret değildi. “Âyinhan” sıfatı, Mevlevîhânelerde kudüm çalıp, semâ meclisini yöneten kişi demektir. Yani sesin ve ritmin ötesinde, aşkın bir yöneticisi… O dergâhlarda her bir vuruş, kalbin atışıyla birleşir, Hafız Ali Efendi gibi bir âyinhan ise o kalbe yön verir.

“Âyin-hânlığıyla bâlâ eyleyip sadrı
Ehlon olurdu daim şevki semâ-i dergâh”

İşte bu dizeler gösteriyor ki, onun sesiyle âyin can bulur, dergâhta semâ başka bir anlam kazanırdı. O yalnızca bir görevli değil, bir meşale, bir nefes, bir derinlikti. Gönül meclislerinin sırdaşıydı o…

Hudavendigâr Camii’nin Manevî Nefesi

Hafız Ali Efendi’nin bir dönem imamlığını yaptığı Hudavendigâr Camii, Bursa’nın manevî kalelerindendir. Burada görev alması, onun zahirî ilmî yönünün de güçlü olduğunun işaretidir. Mezar taşında “Sultan Murad-ı Evvel’in mihrapta camî içinde bulunduğu tağyir-i imâmetten” bahsedilmesi, onun bu görevdeki derinliğini ve ciddiyetini gösterir. İmamlık onun için sadece bir görev değil, bir kulluk nişanıydı.

Camide mihrapta, dergâhta kudümde, sokakta duada, mezarında duvar taşında… Her yerde aynı sadelik, aynı vakar, aynı teslimiyet…

Göçtü Bekâya Nâgâh…

“Göçtü bekâya nâgâh” der taşta. Ansızın, sessizce, Allah’a kavuşur Hafız Ali Efendi. Belki ardında büyük servetler, kitaplar, cilt cilt risaleler bırakmadı ama bir insanın ardından yazılan en güzel hatırayı bıraktı: güzel ahlâkı, ilmi ve edebi.

Bugün onun ismini bilen az, mezar taşını okuyan daha da az… Fakat taşlara sığmayan bir isimdir Hafız Ali Efendi. Çünkü o, kendini Allah’a adayanlardandır.

Kabri bugün Bursa Pınarbaşı Kabristanı’ndadır. O sessiz mekân, onun gibi nice hikmetli gönül sultanlarına ev sahipliği yapar. Belki her gün üzerinden geçen farkında değildir, ama o taşlar hâlâ konuşur… Kalbi olana, kulağı duyanlara…

Rabbim bizleri onun gibi güzel bir ahlak ve teslimiyetle huzuruna varanlardan eylesin.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_ok_yi
Çok İyi
Mevlevi Hafız Ali Efendi
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Sondaki Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!