Kurban etini en iyi muhafaza şekli, “DAĞITMAKTIR” Kıyamete kadar bozulmuyor…

Bir kurban bayramında Allah cc Resulü sav Kurban kesti ve evinden ayrıldı, Peygamber Efendimiz sav evine geldiğinde geriye ne kaldığını sordu, Hazreti Âişe ra validemiz: “ Sadece bir kürek kemiği kaldı.” dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “- Demek ki, bir kürek kemiği hariç hepsi bizim oldu!” buyurdular (Tirmizî, Kıyâme, 33).
Bu hadisten de anlaşıldığı üzere, kurban etlerini ihtiyaç sahibi, fakir, muhtaç, kesme imkânı olmayan, uzak – yakın bütün akraba ve komşularla paylaşmak büyük önem taşır. Hz. Peygamberimiz Muhammed Mustafa sav, kurban etinin üçe taksim edilip, bir bölümünün kurban kesmeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, bir kısmının da evde bırakılmasını tavsiye etmiştir. Ailenin durumuna göre etin tamamı da evde bırakılabilir. Ancak, toplumda muhtaçların arttığı dönemlerde kurban etinin çoğunun hatta tamamının dağıtılması uygun olur.
Kurban, İslâm’daki sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın bir başka örneğidir. Her gün dünyada sayısız hayvan kesilir ve bundan çoğunlukla varlıklı kimseler yararlanır. Halbuki Kurban Bayramında kesilen kurbanlardan daha çok yoksullar ve hayır kurumları istifade eder. Bu da kurban ibadetinin manevi boyutunun ne kadar derin ve anlamlı olduğunu gösterir.
Kurban bir gelenek değil, kitap ve sünnetle meşruiyeti sabit olan bir ibadettir. Kurban da zekât gibi Hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır. Hac Suresi’nin 37. ayetinde şöyle buyrulmaktadır: “Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşmaz. Fakat sizin takvanız (yani Allah’a olan samimi saygınız) O’na ulaşır. Allah, onları bu şekilde size boyun eğdirdi ki, size (onları emriniz altına alma) yol(unu) gösterdiği için Allah’ın büyüklüğünü haykırınız. Yaptıkları işleri güzel yapanları ve iyilikte bulunanları müjdele.”
Bu ayetlerden anlaşıldığı üzere, kesilen kurbanlık hayvanların et ve kanlarının değil, bu kesimi yapan Müslümanın niyet, takva ve bağlılığının Allah’a ulaşacağı bildirilmiştir. Esasen kurbanı diğer hayvan kesimlerinden ayıran da budur. Niyette asıl olan kalbin niyetidir, dil ile açıkça söylenmesi gerekmez. Keseceğimiz kurbanlarımızın yaratıcı katında makbul olabilmesi için niyetimize çok dikkat etmeli, bu ibadetimizde sadece, et elde etme veya âdet yerini bulsun gibi başka hiçbir niyet veya maksada gönlümüzde yer vermemeli, kurbanımızı sadece Yüce Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak ve O’nun bize olan sonsuz nimetlerini bir şükür nişanesi olarak kesmeliyiz.
Kurban Bayramı’nın manevi derinliğini ve sosyal yardımlaşma boyutunu anlamak, bu ibadetin hakkını vermek için çok önemlidir. Durumumuz iyiyse, bu ibadeti en güzel şekilde ifa edip, Allah’ın bizden razı olmasını sağlamaya gayret edelim. Kurbanlarımızı sadece kendimiz için değil, muhtaçlar ve ihtiyaç sahipleri için de keselim. Böylece hem Allah’ın rızasını kazanmış oluruz, hem de toplumsal dayanışmanın en güzel örneğini sergilemiş oluruz.
