Türkiye, Şam’daki tarihi Emevi Camisi’nin tüm halılarını yenileme çalışmalarına başlayacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da onayına sunulan projede, halıların bordorengiyle yünden imal edilmesi planlanıyor. Proje kapsamında tüm masraflar Gaziantepli halıcılar tarafından karşılanacak. Halıların, Ramazan ayına kadar döşenmesi ve ilk teravih namazına yetiştirilmesi hedefleniyor.
Gaziantep’li halıcılar, Şam Emevi Camisi’nin halılarını tamamen yenilemek için gerekli çalışmalara başlayacak. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, halıların yenilenmesi için bir ekip oluşturduklarını ve devletin izniyle projeye adım attıklarını kaydetti. Ayrıca, Güneydoğu Anadolu Halı İhracatçıları Birliği ile Mescid-i Aksa’nın halılarını yenileyen şirketlerin de dahil olduğu bir çalışma grubuyla birlikte işbirliği yaptıklarını belirtti.
Şahin, Gaziantep Müftülüğü ve İslam Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’den de öneri aldıklarını ifade etti. “Halıların tamamen yünden olmasını arzuluyoruz çünkü cami, bizim için çok kıymetli. Renk ve desenler konusunda Sayın Cumhurbaşkanımızdan danışmanlık aldık. Ardından Suriye Türk Büyükelçisi ile fikir alışverişinde bulunduk ve projelerimizi onlara da sunduk; onaylarını aldık,” dedi.
Yenileme çalışmaları hakkında oldukça heyecanlı olduklarını vurgulayan Şahin, caminin tarihi dokusunu yansıtan tercihler yaptıklarını ve hazırlıkların inşallah ilk teravih namazına kadar tamamlanacağını belirtti.
Şam Ulu Cami olarak da tanınan bu tarihi yapının, Suriye’nin başkenti Şam’ın eski şehir merkezi içinde yer aldığı biliniyor ve dünyanın en büyük, en eski camilerinden birisi olarak değerlendiriliyor. 635 yılında yapıya eklemelerle bir camiye dönüştürülmüştür. Uzun yıllar boyunca hem kilise hem de cami olarak hizmet vermiştir; Müslüman nüfusun artmasıyla birlikte tamamen camiye dönüştürülmüştür.
Yapıdaki onarımlar arasında en dikkat çekeni, 1069 yılında meydana gelen büyük yangından sonra Selçuklu Sultanı I. Melikşah tarafından gerçekleştirilen onarımdır. Bu onarımda ağırlık, Kubbetü’n-nesr adıyla bilinen kubbe ve yanındaki kemerler üzerinde yoğunlaşmıştır. Bir diğer önemli yenileme ise Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid döneminde, 1894’teki büyük yangın sonrası yapılmış olup, içerideki sütun sıraları ve bağlantılı mimari unsurlar İstanbul’dan gelen ustalar tarafından yeniden inşa edilmiştir.
