Medine’de yaşanan bir olay gözlerden kaçmazken, Abbasi halifesi Harun Reşid döneminde Behlûl-i Dânâ’ya nisbet edilen bir söz yeniden gündeme geldi. Sözde “Cehennemde ateş yok, herkes ateşini buradan götürür” ifadesiyle vurgulanan anlam, Müslüman kimliğinin önemini ortaya koyuyor.
Kur’an-ı Kerim’in bildirdiği “Herkesin yaptığı iyilik ve kötülük karşılığını göreceği gün” gerçeği, insanın davranışlarının öneminin altını çiziyor. Medine’ye hac veya umre için yolculuk yapanlar, kendilerini değerlendirirken içlerindeki bilgi, duygu, beklenti ve kişilikleriyle buraya gelirler. Medine deneyimi, kişinin dini kimliğini ve yaşadığı ülkedeki dindarlığını yansıtır.
Mescid-i Nebi ve ziyaret yerlerinde buluşan Müslüman kardeşler, farklı mezheplerden gelen ibadetlerle bir araya gelir. Herkes kendi dindarlığını ve kişiliğini yansıtırken, Medine ziyaretlerinde ortaya çıkan davranışlar, ümmetin genel durumunu gözler önüne serer.
Hac ve umre öncesinde verilen seminerlerin ibadet bilincini artırdığı ve ziyaretler sırasında yaşanan deneyimlerin önemli olduğu belirtilirken, İslami ibadetleri yerine getirirken dikkat edilen davranışların dindarlıkla ilişkili olduğu vurgulanıyor. Peygamber Efendimiz’in “Medine, kirini, pasını atan bir körük gibidir” sözü, Medine’nin insanların iç cevherini ortaya çıkardığına işaret ediyor.
Hac yolculuğunun hak yolculuğu olduğu vurgulanırken, her Müslümanın ibadetlerle hayatını şekillendirmesi gerektiği belirtiliyor. Medine ve Mekke ziyaretlerinden faydalanabilmenin yolunun, özden dönmeyi arzulamaktan geçtiği ifade edilirken, hac ve umre için düşünülen her adımın büyük bir önem taşıdığına dikkat çekiliyor. Günahlarından arınarak, temizlenmiş bir şekilde dönme niyetiyle yapılan ziyaretlerin bereketli geçmesi temennisi dile getiriliyor.