Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 Aralık İnsan Hakları Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Erdoğan, “Suriye’de kuşatıcı ve kapsayıcı bir yönetimin tesis edilmesiyle Suriyeli kardeşlerimizin ülkelerini yeniden ayağa kaldırma çabalarına her türlü desteği vereceğiz.” ifadelerini kullandı.
Başkan Erdoğan’ın açıklamaları şu şekilde oldu:
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabulünün 76. yıl dönümünde, başta milletimiz olmak üzere, tüm dünyanın 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nü kutluyorum.
Gazze ve Filistin ile ilgili değerlendirmeler
İnsanlığın onur mücadelesinin önemli taşlarından biri olan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, uluslararası topluma sorumluluklarını hatırlatmakta ve küresel barış ile istikrarın sağlanmasına rehberlik etmektedir. Ancak, Beyannamenin varlığı, dünyanın birçok yerinde en temel hakların ciddi şekilde ihlal edilmesini ve insanlık değerlerinin görmezden gelinmesini engelleyememektedir.
Bugün, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin tüm dünyanın gözleri önünde ihlal edildiği bölgelerin başında Gazze ve işgal altındaki Filistin toprakları yer almaktadır. İnsan hakları savunucusu olduklarını iddia edenlerin, Filistin’de yaşanan zorbalıklara göz yummaları, hatta destek sunmaları tarihte kara bir leke olarak kalacaktır.
Filistin’deki insanlık suçlarına karşı duruşumuz
Devlet ve millet olarak, Filistin’de yaşanan insanlık suçlarına sessiz kalmamak noktasında kararlıyız. Tüm imkanlarımızla Filistinli kardeşlerimizin yanında yer aldık ve almaya devam ediyoruz. Gazze ve diğer Filistin topraklarında ateşkes sağlanması ve kalıcı barışın tesis edilmesi için çalışmalarımız sürmektedir.
Suriye’de barış ve istikrar için destek
60 yılı aşan Baas diktatörlüğünün yanı sıra 13 yıllık iç savaş sonrasında komşumuz Suriye’de filizlenen barış, istikrar ve huzur umutlarını memnuniyetle karşılıyoruz. Suriye’de kuşatıcı ve kapsayıcı bir yönetimin kuruluşu ile Suriyeli kardeşlerimizin ülkelerini yeniden ayakta tutma çabalarına her türlü desteği vermeyi taahhüt ediyoruz.
Ayrıca, temel hak ve özgürlüklere yönelik tehditlerin başında gelen kültürel ırkçılık, İslam düşmanlığı ve hoşgörüsüzlükle mücadele konusundaki kararlılığımız da sürecektir. Nefret suçlarına göz yumanlar ve bu suçları meşrulaştırmaya çalışanların, insanlığın barış içinde bir arada yaşama iradesine zarar verdiklerini tekrar belirtmek isterim.
İnsanlığın kazanılmış haklarının korunması ve bu hakları ihlal eden uygulamaların son bulması, küresel bir yükümlülük olarak tüm ülkelere düşmektedir. Kurallara dayalı uluslararası sistemi çifte standartlardan arındırarak, daha kapsayıcı ve adil bir anlayışla gözden geçirmenin, bu küresel yükümlülüğün yerine getirilmesinin ilk adımı olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Bu düşün