Hz Necaşi, Etiyopya’nın Aksum Krallığı’nın adil ve hoşgörülü hükümdarı olarak tarihe damgasını vurmuş bir isimdir. İslam tarihindeki önemi, özellikle Müslümanların Mekke’deki zulümden kaçarken, Resulullah (s.a.v.) (Mekke’de işkence gören) ashabına şöyle demiştir: “Habeşistan’da, ülkesinde hiç kimseye zulmedilmeyen bir kral vardır. Allah sizin için bu durumdan bir çıkış ve kurtuluş yolu gösterinceye kadar orada kalın…”
Hicret ve Adaletin Zaferi
İslam’ın ilk yıllarında, Mekke’deki Müslümanlar yoğun baskı ve zulüm altındaydı. Hz. Muhammed (s.a.v), bazı Müslümanların Habeşistan’a hicret etmelerini tavsiye etti çünkü Habeşistan kralı Necaşi’nin adaletli ve hoşgörülü bir hükümdar olduğu bilinmekteydi.
615 yılında, ilk Müslüman kafilesi Habeşistan’a ulaştı. Necaşi, Müslüman muhacirleri büyük bir misafirperverlikle karşıladı. Mekkeli müşrikler, Müslümanları geri almak için Necaşi’ye elçiler gönderdiler. Ancak Necaşi, Müslümanlara adil davranarak onları korudu ve müşriklerin taleplerini reddetti. Bu olay, İslam tarihinde Müslümanların gördüğü ilk sığınma ve koruma olarak kaydedildi.
İslam’ı Kabulü ve Derin Etkisi
İslami kaynaklara göre, Necaşi, Muhacir olarak ülkesine sığınan Müslümanlardan Hz. İsa (a.s.) ve Meryem (a.s.) hakkında Kur’an’dan ayetler dinledikten sonra İslam’ı kabul etti. Rivayetlere göre, özellikle Cafer bin Ebu Talib’in Meryem Suresi’nden okuduğu ayetler Necaşi’yi derinden etkiledi. Gözyaşlarına boğularak İslam’ın hak din olduğunu kabul etti ve ardından müslüman muhacirlere;
“−Gidiniz! Sizler benim ülkemde tamamen emniyet içindesiniz! Size dil uzatan kimse cezalandırılacaktır. Dağ kadar altın verseler bile ben sizden birine eziyet etmek istemem. Getirdikleri hediyeleri de şu iki adama geri verin! Benim onlara ihtiyacım yok! Eğer Hazret-i Peygamber’in yanında olsaydım, O’nun ayaklarına su döker, kendisine hizmet ederdim!..” dedi.
Diğer bir rivayette bildirildiğine göre Necâşî şunları da söylemiştir: “Ben şehadet ederim ki, Muhammed (s.a.v.) Allah’ın Resul’üdür. O, Hazret-i İsa’nın (a.s.) müjdelediği zattır. Eğer ben, şu saltanatın başında olmasaydım ve insanların işlerini yüklenmiş bulunmasaydım O’nun ayakkabılarını taşımak üzere yanına giderdim.”
Bazı kaynaklarda ise, Hz. Necaşi’nin Müslüman olduğunu gizleyerek İslam’ı yaşadığı rivayet edilir. Ancak tüm rivayetler bir yana asıl bizim için bağlayıcı nokta şu iki hadisi şeriftir; “Câbir b. Abdullah’ın anlatıyor: Hz. Muhammed (s.a.v), Necaşi’nin vefat ettiğini duyduğunda ‘Bugün Allah’ın salih bir kulu olan Ashame (Necâşî) vefat etti.’ buyurdu. Sonra kalkarak bize imam oldu ve onun (gıyâbî) cenaze namazını kıldırdı.” Bu, İslam tarihinde bilinen ilk gıyabi cenaze namazıdır ve Necaşi’ye duyulan derin saygının bir göstergesidir. Yine Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor: “Resulullah (s.a.v.) bize Habeşlerin meliki olan Necâşî’nin ölüm haberini, öldüğü gün bildirdi ve ‘Kardeşiniz için Allah’tan mağfiret isteyin.’ buyurdu.”
Necaşi’nin bu adaletli ve hoşgörülü tutumu, Müslümanların Habeşistan’a yaptığı hicretin başarıyla sonuçlanmasını sağlamış ve İslam’ın yayılmasında önemli bir dönüm noktası olmuştur. Hz. Necaşi, İslam’ı kabul ederek doğru yolu buldu. Bu, bireylerin her zaman doğruyu aramaları ve bulduklarında bu doğrultuda hareket etmeleri gerektiğini gösterir. Necaşi, adil ve merhametli bir lider olarak, sadece kendi halkı için değil, sığınmacılar için de güvenli bir ortam sağladı. Bu olay tüm Dünyaya Adil ve merhametli olmanın Rabbimiz cc katında ne kadar değerli olduğunu ve sonunda Hidayet bulmakla ödüllendirildiğinin bir örneğidir.
