Kıymetli okurlarım
Son dönemde Ülkemiz sahillerinden ve site havuzlarından tesettürlü kadınlarımızın haşemayla yüzmesinin engellenmeye çalışan tarih öncesinde kalmış Dinazorlar ile alakalı haberler geliyor. Bu olay, tesettürlü kadınların kamusal alanlardaki haklarını kullanmalarının önündeki engelleri ve toplumdaki derin ayrımcılık sorunlarını bir kez daha gözler önüne sererek bireysel özgürlükler açısından önemli bir tartışma başlattı
Allah cc kadının örtünmesini farz kılmış ve onların iffetini korumaları için gerekli ortamın sağlanmasını emretmiştir. Bu bağlamda, tesettürlü bir kadının haşema ile havuza veya denize girmesi kendi tercihidir. Bu nedenle, bir kadının bu hakka erişiminin engellenmesi, sadece anayasal ve insan hakları ihlali değil, aynı zamanda İslami öğretilere de aykırı bir durumdur.
Tesettürlü kadınların veya herhangi bir bireyin inancına göre yaşam tarzını sürdürme hakkına saygı gösterilmesi gerekmektedir. Özellikle, İslami yaşam biçimini tercih edenlerin, bikinili veya mayolu kişilerin bulunduğu ortamlarda bulunması dinen uygun olmadığı gibi, haşema ile girilmesinin yasaklanması da aynı şekilde kabul edilemez.
İslam, her bireyin toplum içinde huzur ve güven içinde yaşamasını sağlamak için şartlar koymuştur. Bu çerçevede, bir toplumun, İslami değerlere saygılı olması ve bu değerler doğrultusunda kadınların giyim özgürlüklerine müdahale etmemesi gerekmektedir. Tesettürlü kadınların havuz veya deniz gibi kamusal alanlarda yüzme haklarının engellenmesi, bu bireylerin toplumsal hayata tam anlamıyla katılmalarını engelleyen bir faktördür ve bu durum ne insani ne de İslami anlayışla bağdaşmaz.
Bu tür ayrımcılık vakaları, İslam’ın öğrettiği evrensel adalet, eşitlik ve kardeşlik prensiplerine ters düşer. Kur’an-ı Kerim’de belirtildiği üzere, herkes Allah katında eşittir ve haklarının ihlal edilmesine izin verilmemelidir. Bu bağlamda, tesettürlü kadınlara yönelik ayrımcılık, sadece bir yasal ihlal değil, aynı zamanda İnsani bir ihlaldir ve toplumun tüm kesimleri tarafından kınanmalıdır.
İslami sivil toplum kuruluşları ve toplumun dini otoriteleri, tesettürlü kadınların haklarını korumak ve bu tür ayrımcı uygulamalara dikkat çekerek seslerini yükseltmeli, kadınların kamusal alanlarda dinlerini yaşayabilme özgürlüklerinin önündeki engelleri kaldırmak için çalışmalıdır. Buna ek olarak, bir öz eleştiride yapmam gerekiyor, arkadaşlar tesettür sadece bir giyim tarzı değil, aynı zamanda bir yaşam biçimidir. Bu yaşam biçimine saygı gösterilmesi, tüm toplumlar için önemli bir gerekliliktir. Tesettürlü bireylerin nefsini ve aile bireylerini koruyarak bu tür yerler yerine tesettüre uygun kadın erkek ayrı alanlara, otellere ve mutaassıp sitelere yönelmesi daha doğru olacaktır.
Son olarak Başına benzer olaylar gelenlerin ve gelebilecek olanlara bir tavsiyem var hemen kolluk kuvvetlerini arayın ve direnin. Gelen kolluk kuvvet ekibine de Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan (TCK md.109) şikayetçi olduğunuzu söyleyin. (Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur) Bakın bakalım bir daha başkasının hürriyetini engelleyebiliyorlar mı ? Aklı başında bir insan böyle bir şeye nasıl bir cüret eder. Şikayet edin bu Dinazorları temel inanç özgürlüklerine saldırıdan hapse tıktırın.