Gizemli Kuyruklu Yıldızdan Umut Verici Mesaj
Evrenin derinliklerinden gelen 3I/ATLAS adlı yıldızlararası kuyruklu yıldız, insanlığa umut verici bir mesaj iletti. Bilim insanları, bu kuyruklu yıldızda suyun varlığını belirten hidroksil (OH) gazını tespit etti. Bu keşif, yıldızlararası bir cisimde suya dair ilk doğrudan kanıt olarak kaydedildi.
Milyonlarca yıl boyunca yıldızlararası boşlukta yol alan bu buz ve toz karışımı olan 3I/ATLAS, bu yaz sonunda Güneş Sistemi’ne girdi. NASA’nın Neil Gehrels Swift Gözlemevi, kuyruklu yıldızdan yayılan zayıf ultraviyole ışımayı analiz ederek, suyun kimyasal parmak izi olarak görülen OH gazını buldu.
Başka Bir Yıldız Sisteminden Gelen Mesaj
Auburn Üniversitesi’nden Prof. Dennis Bodewits, bu keşfin önemini “Yıldızlararası bir kuyruklu yıldızdan gelen bu sinyali okumak, başka bir gezegen sisteminden gelen bir notu okumak gibidir. Bu bulgu, yaşamın yapı taşlarının yalnızca Dünya’ya özgü olmadığını göstermektedir.” sözleriyle ifade etti.
Güneş’ten 3 Astronomik Birim Uzakta Su Salınımı
Elde edilen bulgular, suyun Güneş’ten yaklaşık 3 astronomik birim (yaklaşık 450 milyon km) uzakta salındığını ortaya koydu. Normalde bu kadar uzakta suyun buharlaşması beklenmezken, Swift gözlemleri 3I/ATLAS’ın saniyede 40 kilogram su kaybettiğini gösterdi. Uzmanlar, bu durumun çekirdekten kopan mikroskobik buz tanelerinin Güneş ışığı ile ısınarak buharlaşmasından kaynaklandığına inanıyor.
Galaksiler Arası Kimyanın Yeni Haritası
3I/ATLAS, Güneş Sistemi’ne giren üçüncü yıldızlararası kuyruklu yıldız olarak kaydedildi. Önceki kuyruklu yıldızlar ʻOumuamua (2017) ve Borisov (2019) idi. Baş araştırmacı Zexi Xing, "ʻOumuamua susuzdu, Borisov karbon monoksit zengindi, şimdi ATLAS beklenmedik bir mesafede su salıyor. Her biri, gezegen oluşumuna dair bildiklerimizi yeniden şekillendiriyor." dedi.
Kasım’da Yeniden Gözlemlenecek
Şu anda görünürlükten çıkan 3I/ATLAS, Kasım ortasında yeniden gözlemlenebilecek. Bilim insanları, kuyrukluyıldızın Güneş’e yaklaşmasıyla su aktivitesinin nasıl değişeceğini izlemeyi planlıyor. Bu gözlemler, evrendeki farklı gezegen sistemlerinin kimyasını anlamak ve yaşamın kökenine dair yeni ipuçları bulmak açısından büyük önem taşıyor.