Küresel Teknoloji Devleri, Deniz Altı Veri Merkezleri ile Enerji Verimliliğini Artırmayı Hedefliyor
Küresel teknoloji devleri, artan veri taleplerini karşılamak için enerji tüketimini minimize etmeye yönelik devrim niteliğinde çözümler arayışında. Bu kapsamda öne çıkan en ilginç yöntemlerden biri, deniz altı veri merkezleri.
Çin, bu alandaki kararlılığını bir adım daha ileri taşıyarak, Şanghay açıklarında bu ay hizmete girmesi planlanan yeni tesisle, bilişim altyapısının enerji maliyetlerini okyanusun doğal soğutma özelliklerini kullanarak azaltmayı amaçlıyor. Pekin merkezli Highlander Digital Technology tarafından yönetilecek proje, daha önce Hainan Adası açıklarında gerçekleştirilen başarılı denemelerin devamı niteliğinde. Şanghay’a yerleştirilecek modüller, China Telecom ve diğer devlet destekli yapay zeka bilişim şirketlerine hizmet verecek.
Deniz altı tesislerinin en büyük avantajı, doğanın sağladığı enerji kaynaklarının etkin bir şekilde kullanılabilmesidir. Sunucuların oluşturduğu ısı, okyanus akıntıları ile doğal yollarla dağıtılabilir, dolayısıyla karasal tesislerde zorunlu olan yüksek enerji tüketimindeki karmaşık soğutma sistemlerine olan ihtiyaç azalır. Uzmanlar, bu yöntemle soğutma için harcanan enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 90 oranında azalabileceğini vurguluyor. Ayrıca, yeni tesisin enerji ihtiyacının büyük kısmı, çevredeki açık deniz rüzgar santrallerinden sağlanacak ve bu da toplam enerjinin yaklaşık yüzde 95’inin yenilenebilir kaynaklardan elde edilmesini sağlayacak.
Microsoft’un Geri Adımının Perde Arkası
Deniz altı veri merkezleri fikri yeni değil, ancak teknoloji devi Microsoft’un 2015-2020 yılları arasında Project Natick ile bu konsepti deneyen öncü şirketlerden biri olduğunu belirtmekte fayda var. Şirket, İskoçya açıklarında yerleştirdiği tesisinde, su altındaki sunucuların arıza oranının karadaki kontrol grubuna göre sekizde bir oranında daha düşük olduğunu gözlemledi.
Fakat Microsoft, olumlu sonuçlara rağmen 2020’de cihazlarını sudan çıkardı ve bu teknolojiyi ticari olarak sürdürmeme kararı aldı. Resmi bir açıklama yapılmamış olsa da, uzmanlar bu kararın arkasındaki nedenleri tartışmaya devam ediyor. Veri merkezlerinin kolay erişilebilir ve güncellenebilir olmasının yanı sıra, deniz altındaki tesislerin siber saldırılara karşı daha savunmasız olabileceği yönündeki endişeler, bu karar üzerinde etkili olmuş olabilir.
Yeni Oyuncular ve Alternatif Çözümler
Microsoft geri adım atmış olsa da, deniz altı veri merkezi konsepti birçok şirket tarafından hala destekleniyor. Norveç kıyılarına tesis kuran Subsea Cloud, sistemlerinin işletme maliyetlerini yüzde 30, karbon emisyonlarını ise yüzde 40 oranında azaltacağına inanıyor.
Alternatif olarak, yüzen veri merkezleri de ilgi görmeye başladı. Google’ın on yıl önceki denemelerinden sonra, Nautilus Data Technologies Fransa ve ABD kıyılarında yüzen tesisler kurdu. Ayrıca, Japon denizcilik devi Mitsui OSK Lines (MOL), 2027’de tamamlamayı planladığı ve talebe göre taşınabilir internet hizmeti sunacak yüzen veri merkezi gemisi inşaatını duyurdu.
Teknoloji dünyası, veri merkezlerinin enerji verimliliğini artırmak için bu yenilikçi çözümleri keşfetmeye devam ederken, deniz altı ve yüzen veri merkezleri geleceğin potansiyel oyuncuları olarak öne çıkıyor.